''Araf'' olabilir. Konsept geceleri de vardı sanırım.

groove tavsiye ettiler bir de

kafka'nın dönüşümünün çizgiromanı var; çok, çok, çok güzel.
(git: www.randomhouse.com)

Sadık Hidayet'in (Hidayetname adlı YKY'den çıkan betiğin sonlarına doğru) Kafka hakkında yaptığı bi' değerlendirme var. İlginizi çekebilir.

Sevgili edgenabby, önerdiğin kitabın içinde "acı" kelimesi geçiyor ve sözlükteki yorumlarından gayet iç karartıcı olduğunu anlıyorum... İntihar mı ettircen beni?!

buyuk ihtimalle okumussundur, ancak atilla atalay kitaplarini tavsiye ediyorum. acikli hikayeleri de cokca var tabii, ama birkac tanesi bastan asagi eglenceli. onlardan okumak gerek.

Aklıma geldi. Otostopçunun galaksi rehberi nasıldır? Okuyabileceğim bişey gibi olduğunu tahmin ediyorum.

evet, istedigin gibi bir kitap o. mutludan ziyade eglenceli ama.

edgenabby'in öldürücü vuruşu aksine, her daim yüksek dozda Küçük Prens öneririm.

Eğlenceli de olur, eğlenceli de olsun. Mutlu olmak zorunda değil iyi hissettirsin yeter.

Elimin altında küçük pirenscik var. Okuyuvereyim hemen.

valla gülten dayıoğlu, muzaffer izgü kitapları falan var ancak.

hermann hesse kitapları okumanı tavsiye ederim..

umut sarıkaya-benim de söyleyeceklerim var (1 ve 2), fırat budacı-kendimi durduracak değilim.

mutluluktan ne anladiginiza gore degisebilir elbet.

(bkz: seni halk adina olume mahkum ediyorum) (yoksulluk icinde ama mutlu baslayip, zaferle ve mutlu bitiyor)
(bkz: sevdali bulut)
(bkz: utanmaz adam)
(bkz: dup dup cedene)
(bkz: sinirli insanlar)
(bkz: kucuk kara balik)
(bkz: evlerden biri)
(bkz: aslan asker svayk)
(bkz: dudullu postasi) (yazi dizisi)
(bkz: marko pasa) (dergi, ciltlenmis olarak sahaflarda bulunabiliyor)

yas kac hemserim

hocam bi senede ygs'de 140-150, lys'de 60-70 mat ve 70-80 fen noktasına gelebilcen mi? mf değilse söylediklerimi edebiyat olarak hesaba kat tabi.

yani demek istediğim şu, yapabileceksen ne ala, ama bu çok fazla çalışma gerektirir temel zayıfsa. yani temel varsa 1 sene düzenli çalışmayla dediğin yerlere giriyor insanlar da, sıfırdan o noktaya gelmek insanüstü bi çaba gerektirir.

AÖF için çalışıp geçtiğinde muhtemelen yaşın da geçmiş olacak. Madem ''etiketli'' üniversitelerden birinde öğrenci olmak istiyorsun, çalış ve kazan. İsteksiz devam ettiğin, uzatacağın bi' açık öğretim eğitimi ne kadar işine yarar diye düşün. Ama askere gitmemek için üniversiteye gitmek isteyenlerden olma. Onların çoğu, o dediğin üniversitelere gelemezler.

Ve de yaşım 21, dört yıllık bir üniversitede istediğim bölümü okuyordum ama üniversiteden-şehirden memnun değildim. 1,5 senelik kaybı göze alıp Hacettepe'ye geldim. Çok da memnunum.

@yagmursuyunacorba

yaş 23 küsür

çok istiyorsan yaparsın. şans da senden yana olur. istiyor musun ama. bunu kendine sor. sonra zaten o motivasyonla deler geçersin.

yani gerçekten büyük bir özgüvenle çalışacaksanız ve çalıştığında da olacağına inanıyorsanız evet bırakılabilir. ama yani hayatınızda büyük bir fedakarlık yapacağızı göz önünde bulundurun ve ona göre çalışın. hem çalışayım hem gezeyim hedeleri çok da işe yaramayan aktivitelerdir. bir senenizi düzgün bir şekilde verebilirseniz bence yapamayacağınız şey yok. dediğim gibi özverili olursanız evet. ama kendinizde o iradeyi göremiyorsanız bence fazladan bir senenizi daha boşa harcamayın.

her zaman denemeye deger. Sonunda kpss ye girecegin ya da bankaci olacagin bir meslege alternatif olarak daha buyuk hedefler mantiklidir. Aof de okusan normal bi uni de okusan sonuc bastan belli

paten daha çok kalori yakar gibi duruyor ama ben bisikletten yanayım uzun süre binip istediğiniz gibi dolanabilirsiniz. patende düşme tehlikesi daha fazladır bana göre.

bisiklet daha iyidir. hem vites ayarından hızlı ya da yavaş ve daha zor bir sürüş keyfi yaşarsın. paten öyle değil. ne kadar koşarsan o kadar çok kalori yakarsın. bisikletle her yere gider gelirsin. paten daha zor öğrenilir ve kontrolü zordur gibi geliyor bana.

21 yaşımdayım ve bisiklet kullanmayı öğrenemedim. Ama gayet iyi paten sürebiliyorum. Karşılaştırma yapamayacağım hangisi daha zevklidir diye. Ama pateni öğrenmek zor bir şey değil. Çok zevkli ve sağlıklıdır da.

pateni uzun süre sürdükten sonra bacaklarınızın iç tarafının kas yaptığını göreceksiniz. ama bisikletle daha fazla yerniz aynı anda çalışır. ikisini de kullanan biri olarak kanımca bisiklet daha çok kalori yakar. pateni eğlencesine sürün yaş maş da farketmez. çok iri yarı değğilseniz rahat sürersiniz.

abi 30 yaşında ise bisitlet tabiki paten öyle olmasada bizim millet için çocuk oyuncağı.

31 yaşındayım paten kullanıyorum. güzel oluyo:)

dorock
haydar rock bar

dorock, zincir, zurich, mume, karga, old school, beatles...

Thales Rock, Sinerji.

(bkz: the wall rock bar)

evet var diye biliyorum. nasıl ki vize başvurusunda bazen babanın banka hesabı gösterilir ve babanın yazdığı "ben harcamalarına vekilim" yazısı notere tasdik ettirilip vize görüşmesinde teslim edilir, bu da öyle bir şey.

emin olmamakla birlikte böyle bir yazı yazılıp noterden onaylattırılıp teslim edilmesi gerekebilir. ama dediğim gibi tam emin değilim.

Hangi ülke için başvuruda bulunacaksınız? Fransız konsolosluğu, harcamalara sponsor olan kişinin yazdığı yazı için Noter onayı istememişti mesela.

Mersin'de Migros yok mu? Ya da Carrefour? Şehirdeki en büyük markete gidin, et reyonlarında vardır kesin.

henüz ankara'da bile bulabilmiş değilim.. 5M, Carrefour, Real, Kipa vb. hepsine baktım ama farklı bir isimde mi satılıyor, gizli mi satılıyor bilemedim.. özellikle bacon arıyorum..

otelci tanıdığınız varsa tedarikçilerini sorun, genellikle otel v.b. yerlere yok işte meksika fasulyesi, yok bacon, yok baby corn v.s. satan özel toptancılar vardır.

bişey sorucam da niye keyfine vara vara içmiyorsunuz? bir bardağa koyun üç parmak, bir tane de buz koyun, yavaş yavaş keyfine vara vara için.

Evet katılır ve akabinde o viskinin viskilik hali kalmaz. Katmayın. Buz da katmayın. İnanın en güzeli oda sıcaklığındaki hali. Yanına bitter çikolata daha iyi gider bence, ama elinizdeki de kötü sayılmaz. Tadı sert gelmeye başladığında, biraz çikolata yiyin. Bence fındıktır fıstıktır çok fazla karıştırmayın. Viski sek içilmeli, yanına da çikolata... En ideali budur.

çikolatayla nefis gider.

alışkın değilsen en kral viski bile olsa içtiğin şeyden keyif almıyorsun. zamanla gelişen bir şey viskiden keyif alma durumu bence.

@cedric ya bi viski içelim tadına bakalım dedik. ne bilelim. yoksa neden sorayım?

votkadır şaraptır onları az çok hallettik ama viskiyi tadını çook merak ettiğimizden aldık.

ben de viskiyle hic arasi olmayan biriyim ve gecen gun evdeki jhonny walker red'i iceyim, alisayim, belki anlamadigim bir sey vardir dedim ama 1-2 yudum sonra vazgectim. hangimiz kucukken rakiyi ilk tattiginda yuzunu eksitmedi ki?

james bond viskiyi illa perrier ile karistirirdi rahmetli kotu ickinin iyi bir seyle karistirilmasi gerektigini savunurdu

amanın a dostlar midem yanıyo, tadı çok kötü. alışırr mıyım? bir kadeh bitirdim ama yüzüm şekilden şekile girdi. hep böyle mi olur?

olur öyle.

hep böyle olur. zorlamayın. mutlaka 007 olmanız gerekmez. viski zevki yıllar içinde gelişir, o da bir ihtimal. 10 yıl nefret edersiniz. 11. yıl bir daha denersiniz o da nesi, seviyorsunuz. illa sevicem ısrarınız varsa daha çok sert içkilerle, daha az "karışım" yaparak devam edin.

Bi' klasik için, kimse yazmadan yazayım: Canon AE1

(bkz: hasselblad)

"çok yormayacak" ibaresi üzerine ; Nikon F80

nikon f80 mantıklı. ya da canon eos serisi.

canon ae-1 : bu makinede sadece enstantane öncelikli mod var diyaframı otomatik ayarlıyor.
canon ae-1 program: bu makinede de sadece enstantane öncelikli mod var ancak enstantaneyi de otomatiğe aldığınızda makine ile tam otomatilk çekim yapılabiliyor.
canon a1: bu makinede hem enstantane hem de diyafram öncelikli modlar var. aynı zamanda tam otomatik mod da var.

yani canon düşünürseniz a1 en fazla işlevi olan makine. biraz pahalı diğerlerine göre.

teşekkkürr ederim :)

Karasu'dan Adapazarı'na vardı direkt. Yolda geçen dolmuşlara sorsun.

(bkz: king)

para kazandıran ve dolgun memeli hatunların etrafınızı çevirdiği kart oyunu. hmm. poker gibi duruyor "beyler".

(bkz: briç)

en zevk aldigim batak

ihale batak :D

En iyi Texas Hold'em. En zevkli Pis Yedili ve Batak. En coolu Briç.

Ben hala Magic en iyisi diyoru..oh wait!

americano

king.

edit: kingi öğrendikten sonra diğer kağıt oyunlarının yanına yanaşmazsın öyle diyim.

oyunun kralı kingtir.

oyunların kralı king'dir. kralların oyunu da briç.

bir gün gaza gelip briç'e başlayacam ama bakalım.

not: batak, ihale vs türevleri king'in sadeleştirilmiş halleri olduğu için zevkli olsalarda kral değildir.

kesinlikle OHEL ardından KİNG...

eşli batak.. çoğu gencin istediği üniversiteyi kazanamama sebebi ve gidilen üniversitede de vermesi gereken dersleri verememesine neden olan oyun.

bence no limit texas holdem ama sanırım yakında en popüleri pot limit omaha olacak ki sevmiyorum, blackjack bile daha güzel:))

2009 yapımı olur mu? ay lav yu. çok eğlenceli bir film.

Levent Üzümcü'nün performansı için
(bkz: abimm)

inşaat var ama daha eskiymiş www.imdb.com
adem'in trenleri de ucundan sıyırmış.

bunların içinden mi, bunlar dışında mı?

(bkz: ali'nin sekiz günü)

(bkz: kader)

(bkz: hayat var)

(bkz: bornova bornova)

gölgeler ve suretler
zefir
bizim buyuk caresizligimiz
atlı karınca

Neşeli Hayat

cilalı ibo

kolpacino bomba

newyork'ta 5 minare

Devrim Arabalari

(bkz: bizim büyük çaresizliğimiz)
(bkz: mommo kız kardeşim)
(bkz: gölgesizler)
(bkz: usta)

TAD Bahçelievler.

silah ve savunma sanayisi sahibi :)

e age of 15 Tony entered the undergraduate electrical engineering program at the Massachusetts Institute of Technology (MIT), and graduated with two master’s degrees by age 19

More on Marvel.com: marvel.com(Anthony_Stark)#ixzz1QezrDpZr

MIT'den mezun elektrik mühendisi kısaca.

Hani film ya bu, farkındasındır belki :)

OTTÜ Silahçılık ve Robotçuluk MYO (2 senelik)

adamın babasının şirketi sonra ona geçiyo iş. özel bi firma neticede. iş başvurusuyla devlete girmiyo. zaten genius olduğundan her işinde başarılı bir karakter çizilmiş. silah üretebilmesi de çok normal.

sadece savunma sanayi de değil zaten, herif stark industries in yönetim kurulu başkanı.

benim aklımda makine mühendisi diye kalmış

elektrik mühendisleri kaynak da yapmıyor ona bakarsanız :) işte über alles bir abimiz.

Ha bana sorsanız metalurji mühendisi wanna be olur kendisi.

dışardan bitirmiş üniyi

Herhalde anlasilmadi ama marvelin sitesinden edindigim bilgiyle yazdim. Mit mezunu elk muhendisi ve dahi adam iste. Genlerinde de var baba meslegini yapiyor. Kurgu bu tabi ciddiye almiyorsun umarim ;)

barcelona gironadaki havaalaninda ben bir gece kalmistim ryanair sagolsun, cok fazla genc de var bir arada kalan.

ayni gezi rotasini eylul 2007'de yaptim ve sonunda 35 gun barcelona'da gecirdim. ruya gibi bir zaman...you got the point.

milano'ya sadece ucak icin geliyorsundur umarim cunku gezip gorecek bir yer yok

evet 2 ay önceden ucuz bilet için bakındığımızda ist-barca/milano-ist'u lufthansa ile 226 € görünce atladık direkt. ama bi italya göresim de yok değil, en azından san siro'yu görürüm.

Fransa için söyleyeyim. Hatta Paris için. Dört beş gün kalın, rahat rahat gezin. Sacre Coeur'a gidin bi' akşam kesinlikle. Ulaşımı kolay, geceleri çok güzel oluyor. Gece 10'dan önce giderseniz, kiliseye çıkıp tüm şehri de izleyebilirsiniz en tepeden. Bu arada her yere metro ile ulaşım var, iki günden fazla kalacaksanız Cabarnet (10'lu karne) alın istasyonlardan, daha ucuza gelir. Paris'te ulaşım sıkıntısı çekmezsiniz, gönlünüzce tadını çıkarın. İyi gezmeler.

ek soru: bu rotada en sokakta kalınmayacak ülke/eyalet/vilayet/il/ilçe neresidir? (istanbul'un muhtelif yerlerinde mütemadiyen sabahlayan bir insan için) süre sınırı yok, bu sorudan ba$layabilirsiniz.

paris'te eyfel'in onundeki yesillikte (champs de mars miydi neydi) sabaha kadar kalabilirsin, kalabalik oluyor her daim zaten.

milano'da "colonne" denen genclerin toplanip sokakta ictigi yerde, eger haftasonu ise, sabaha kadar bekleyebilirsin, cogu kisi trenlerin yeniden isbasi yapmasini bekliyor.

barcelona, istedigini yap, buradan daha guvenli bir sehir hayatimda gormedim, polis tamamen sus kopegi gibi bir sey. sokaga isersen gelip kiziyolar ama :)

Ülke ülke yerine şehir şehir yazsaydın yardımcı olabilirdik ama almanya yazmışsın, hangi şehir mesela bilmiyoruz ki.

$ehirleri belirlesem yazardım (dile getirdiğim üzere esnek bir program) sen almanya'nın $urası güzeldir dersen hafızaya atarım ben.

italya'da roma, floransa ve venedik'i kesinlikle pas geçmemeni öneririm... almanya'da hamburg iyidir ama rotana dahil etmen biraz zor gibi sanki,,

girona'yı bilmiyorum ama barcelona havalimanı'nda polis burada yatamazsın, uyuyamazsın kıllığı yapmıştı bana,,

kimse beğenmiyor ama berlin iyidir. amsterdam ve paris de çok iyi bence. ben brugge'ü çok muhteşem bulamadım hiç bir zaman. ama tabii ilk defa gidilecekse görülmeli. mümkün mertebe aynı dili doğu avrupa ülkelerinden uzak durma taraftarıyım. başka amaçlarla gitmiyorsanız.

yapi kredi'nin unicredit ile anlasmasi var, eger yapikredi'de hesabin varsa unicredit'den cekince komisyon kesilmiyor. en iyisi bu.

unicredit bazen sacmalayabiliyor o yuzden ben intesa san paolo'dan cekiyorum, cok da bir sey farketmiyor acikcasi

valla çok müallkta bi konu türkiyedeki bankalar topu italyan bankalarına atıyor onlar bizim bankalara ben unicredit'ten çekerdim bankam iş bankasıydı, ziraat bankasını kullanan arkadaşlarım da vardı.

prego

edit: tek seferde çok para çek her seferinde ayrı ayrı komisyon ödeme.

İş Bankası Bankamatik kartınız varsa, Merkez Bankası'nın günlük endeksine bakılarak işlem yapılıyor. Komisyon yok diye biliyordum, kandırıldım mı ki?!

@buf-e kur, italyadaki bankayi isbankasinin ne yaptigi ne ilgilendirir? iki tarafli bir sey bu islem

ziraat bankası için konuşuyorum. aynı olay için şubeye gittim sordum bankamatikle çekim yapınca o günkü kurdan hesabında düşülecek herhangi bir komisyon alınmayacak dediler. dikkat edilmesi gerekenin bankamatiğim visacard oldugu için visayla anlaşmalı bir bankanın bankamatiğinden çekmem gerektiğini söylediler.

Sırt cantası alma kesinlikle.

laptop çantası ve kadın kol çantası peki?

keynes milton keynes'teki keynes mi :)

Laptop ile uçağa binersin ya hu. Sırt çantası olayını ise bilmiyorum.

İstanbul'da daha esnek olabilirler ama İngiltere den donuste kesinlikle izin vermiyorlar. Laptop veya kadın cantası, sadece tek bir parca alabilirsin uçağın içine. Sırt çantası içine laptop koysan veya büyükçe bir el bagajın olsa?

izmirden binicem ben. ya ingiltereye yerleşmeye gidiyorum valizlerim zaten ağzına kadar dolu :(

Kesinlikle hicbir esneklik yok. Yeni kullandim daha, esimin el cantasini dahi bavula soktuk. Sırt cantasini da, laptop cantasini da bavula sokun.

laptopunu sirt cantana bi sekilde sokmak zorundasin:)
www.easyjet.com

Ancak, yerel olarak belirlenen sınır değerlerinin daha kısıtlayıcı olması durumunda, yolcuların 56x45x25cm (tekerlekler ve cepler de dahil olmak üzere) (“Standart El Bagajı”) büyüklüğünde sadece tek parça standart el bagajı taşımalarına izin verilir. Bunlar, check-in masaları ya da kalkış kapılarındaki kantarlara zorlama olmadan sığmalıdırlar.
Makul sınırlar içerisinde herhangi bir ağırlık sınırlaması yoktur. Başka bir ifadeyle, yolcu, bagajını baş hizasının üstündeki saklama haznesine yardım olmadan güvenli bir şekilde yerleştirebilmelidir.
“Standart El Bagajı”na ilave olarak aşağıdakileri de yanınızda taşıyabilirsiniz:
(a) Şunlardan birisi: Bir palto, şemsiye ya da şal; ve
(b) Kalkış havaalanından satın alınmış, standart boyutta bir torba dolusu eşya

eger check-in de el bagajlarinizi gostermezseniz ucaga binerken genelde kimse neden elinizde 2-3 parca var ya da sirt cantaniz buyuk demez. ben 3-4 defa o sekilde yaptim (birkac sene once istanbuldan ve baselden). check-in yaparken el bagajlarini yaninizda gelen birisi olursa ona birakin ucaga binerken alin. checkin'de el bagajini gorurlerse boyutu da uymazsa ek ucret isteme ihtimalleri yuksek.

birçok kez easy jetle istanbuldan gatwick ve luton limanlarına uçtum, kimse kan filan almadı hatta son uçuşumda el çantama bakmadılar bile. millet bildiğin tekerlekli küçük bavullarını uçağın içine alıyor, sırt çantanıza laptop koyun ama tabiki sırt çantasından anladığım kamp çantası değil.

Bilgi vermiş olayım, 1 el bagajı alınabiliyor arkadaşlar. en küçüğünden tekerlekli valiz ve kol çantamla gayet de bindim uçağa, İzmirden kimse de bişey demedi. el bagajımı da tartmaya falan kalkmadılar. ama belli bir boyutu var, web sitesinden kontrol edin. benimki o boyutu aşmıyordu.

vücut geliştirme. veya evde sırt ve boyun kaslarını güçlendirecek hareketler yapmanı öneririm. omurganı daha rahat taşırsın böylece.

bir tespitim var ki zayıf uzun boylu erkekler genelde kamburları çıkık dururlar. dik durmazlar tam olarak. ama kilo aldıkları vakit, daha dik durmaya başlarlar.

hani diyorum ki çok zayıfsanız belki kilo alınca bu sorun giderilir. tabi anatomik bir bozukluksa onu bilemem, ben gözlemimden çıkarım yapıyorum.

(git: 256151)

edit: disariya kapaliymis linkteki duyuru.. farketmemisim..
neyse oraya yazdigim cevabi yazayim ben madem:


sirt ustu yuzme tavsiye ederler hep ama denemek lazim tabi.. ben de kamburum oradan biliyorum :/

ailene ve arkadaşlarına söyle uyarsınlar seni dik durmadığın zamanlarda.
okulda sırana ve en çok kullandığın deftere dik dur falan yaz, sürekli aklında olsun. fizyolojik bi sıkıntın yoksa biraz azim biraz kararlılık yavaş yavaş problemini çözer diye düşünüyorum.

İyi bir Ortopedi uzmanına gitmeniz gerekiyor. Skolyoz gibi bi' rahatsızlıktan kaynaklanıyo' olabilir. Doktor çeşitli egzersizler verecektir, kafanıza göre sakın vücut geliştirmeye falan kalkışmayın. Önce doktora gidin, eğer duruş bozukluğunuz önemli ölçülerde değilse, zaten o da klasik yüzme-okçuluk gibi önerilerde bulunur. Ben de lise yıllarımda alışmıştım tembelliğe, kambur duruyordum sürekli. Doktora gittim, egzersizler ve kendi çabalarımla da dik durma alışkanlığını kazandım. Ve iki sene boyunca sırtımdaki yamukluk hadisesi artarak devam etmişti(tifoz). Bu sene gidip bi' kontrol olayım dedim, çabam işe yaramış.

yastıksız uyu diyolar bi zararı olurmuki?

www.365alisveris.com

bir de şöyle bir şeyler var, belki işe yarar.

yoga
kalbini aç :)

yoga.

bir de akşamları 10-15 dk duvara yaslanıp öylece durun. sırtınızı tam yaslamaya gayret edin. bir süre sonra duruşunuzun değiştiğini ve hatta varsa bel ağrılarınızın azaldığını göreceksiniz. yoga hocamın tavsiyesi idi vakti zamanında.

Evet bende de öyle oldu, şifremi unuttum sanmadım değil.

Kullanıcı kodu ve şifreyi girdikten sonra hata veriyor. Durum aynı.

ben de giremedim... notlar ne zaman açıklanıyor bilgisi olan var mı?

17sinde sanırım. Oid'de notların gönderilmesinin son günü 16sı olarak görünüyor. Ya 16sı akşamı açıklanır ya da 17sinde.

Migros, Carrefour vs. vardır büyük ihtimalle.

kaç para olur peki?

çok para. 60-70 civarı olmalı.

Çark'ı bitirip, karşıya geçmeden sağ tarafa doğru 100 metre kadar yürüyorsun. Sakarya'da en çok çeşidin bulunduğu tekel shop var. Hatta camlarında indirim yazıları falan olur, dikkatini hemen çeker.

@buf e kur +1

has birko tekel veya migros. başka da bi yerde olmaz.

aa aklıma geldi bi de kipa'da. karaman yolu üzerinde

dimi vardır orda nuri bayarın karşısında gibi iddia bayi var yanında. tamamdır.

10 gun sora tekila getiricem ısmarlarım sana :)

üşenmedim gittim aldım merak edenler için 70lik 53 bi litre 65 lira.

Sakarya Üniversitesi'nde durum nasıldır bilmiyorum ama genelde dekont üzerinde "8 kredi" gibi bir şey yazmaz. Siz, 8 kredinin fiyatını yatırırsınız o dekontla gider kaydınızı yaptırırsınız. Sistem yatırdığınız para üzerinden maksimum krediyi ayarlar zaten.

Fazla geliyorsa paranız, kalanın iadesi için başvurursunuz, yaz okulu sonrası iadeleri öderler..

Odtü'de falan böyle en azından. Pek değişiklik olduğunu sanmıyorum.

Saü'de yaz okulundaydım iki sene önce. Bankamatiklerden yatırıp, işi sağlama almak için bankamatik çıktısını saklayabilirsin. Ne kadar tutuyorsa o kadar yatıracaksın, kredi falan yazmaz. Evet, önemli olan o parayı yatırmak. Mesela 198 lira tutuyo' ama sen 200 yatırdın diyelim. O parayı dahi, dilekçe yazıp okuldan geri alabilirsin.

hangi fakülte ve öğretimdesiniz bilmiyorum ama numaranızı ve buradaki tablodaki miktarı direk görevliye söyleyip yatırıcaksınız. kayıt günü geldiği zamanda zaten obiste bakiye bilgileriniz gözükür. bahis sitesi gibi anasını satayım :)

peki elimdeki dekontla okula gitmem gerekir mi yoksa parayı yatırdıktan sonra hemen yazokulunun sitesine girip ders seçebilir miyim?

Yazıyor. X sınıfın Y dönemindedir diye.

1- Geçebilirsiniz evet.

2- Evet,bir tanesinden vize alınca iş bitiyor.

3- easyjet olabilir.

4- İşte bu zor soru... Sonradan fikir değiştirebilirsiniz, paranız ziyan olmasın diye internet üzerinden hostel rez. yaptırın derim.

Düzeltme: easyjet'in yokmuş Türkiye'den İtalya'ya seferi. En ucuzların listelenmiş hali www.skyscanner.com.tr

3- en ucuz uçağı tatil.com aracılığıyla bulabilirsiniz.firma olarak da şüphesiz blu express diyorum.zui'nin bahsettiği fiyatlar kısa süre için geçerli.benim gibi ağustos civarı gitmeyi düşünüyorsanız 100 euroyu gözden çıkarmanız şart.

3-) pegasus kart kampanyasına bakmanızı öneririm.

www.flypgs.com

1) evet, geçebiliyorsunuz

ayrıyeten, ispanya'ya gidecekseniz başlangıç noktanız ispanya olsun bence ^^ tekrar dönüp uğraşmayın ^^ en azından biz böyle yapacağız.

3) paul'ün de söylediği gibi pegasus kart edinirseniz 1 bilet hakkınız oluyor. hemen iptal etseniz bile 70 liraya bilet sahibi oluyorsunuz. değerlendirin ^_*

bildiğim kadarıyla sayılmıyo.

Saymama hakları yok-muş. Doktor onaylı değil mi, daha ne istiyorlar. İnternet üzerinden ciddi araştırmalar yapıp önlerine çıkın.

Bi' inceleyin: www.eksiduyuru.com

eğer son yıllarda değiştiyse bilmiyorum ama sayılmıyor onlar. raporları onaylatmak için bir yere gidiyordun da onlar bilmem nere damgasını vuruyorlardı. çok geçti üzerinden hatırlayamıyorum tam olarak.

müzik dinliyorum.

annem babam ya da abimle konuşurum.babam pek anlamaz ondan pek onla konuşmam.

Yemek yerim, yemek bulamazsam müzik dinlerim, dinleyecek bir şey bulamazsam uyurum.

(bkz: moral bozukluğu ve 31)

uyumak belki de en iyisi.uyuyunca tüm bunlar geçer mi?

(bkz: yürüyüş)

elizabeth

Dua ederim, Mesnevi okurum.

moralim bozukken yaptığım saçma şeylerden ders aldım, artık moralim bozukken oyun oynuyorum. hem zaman geçiyor, sonradan pişman olacağınız saçma şeyler yapmamış oluyorsunuz.

moralimi daha bozacak sinir beni dahada sinirlendirmeyecek insanlarla muhabbet ederim yada konuyu anlatacagım çözüm sunabilecek insanlarla konuşurum. en olmadı girerim duyuruya bildigim bütün konulara cevap veririm.

ağlıyorum...

hollanda'da yaşayan bi arkadaş söylemişti, cannabis içiyormuş morali bozukken.

yürüyüş

yoga yaparsam kısa bir süre bile, enerji ve keyif doluyorum. ama yaparsam.. yoksa friends'den sevdiğim bölümlerden sıralayıp izleyip gülüyorum. kemal sunal filmleri misali.

roman okumak da kafayı dağıtıyor.

uyurum. uyanınca ağlarım. ağlayarak yine uyurum. iyi rüya görüp uyanırsam daha kötü ağlarım. daha çok uyurum. bu yüzden bu döngü bitmiyor. bitemiyor.

ya ağlak ya da çok sert müzik dinliyorum.

oturup uzun uzun duvara bakarak dalıp gidiyorum. ( bunu epeydir yapmıyorum )

alkol

alkol +1

ama sen spor yap.

iki gece önce cidden çok moralim bozuktu, hala da düzelmiş sayılmaz, neyse. oturdum öyle bir ağladım ki saatler sürdü. sonra midem çok şiddetli ağrımaya başladı ve bu beni korkuttu. kendimi daha da bok gibi hissettim. blog yazdım biraz emodan hallice. sonra daha da çok ağladım. ve -ciddiyim- kalbim ağrımaya başladı. dedim aha ölüyoruz galba. onu bile takmayacak durumdayım ama. gecenin bi vakti sızmışım.
moral bozukluğunu aklı selim bir şekilde atlatmanın yolu varsa, ben de öğrenmek isterim.

değişimdir. insanlar değişir. siz de değişmişsiniz. arkadaşlarınızdan eski tadı almıyorsunuz.

aynen. en kanka arkadaşımla dahi 20 dakikada tüm sohbeti bitirip birbirimize bakmaya başlıyoruz. eskiden ne konuşurdum da vakit geçerdi diye düşünüyorum da yok. çıkamadım işin içinden. yalnızlığa alışmakla ilgili olabilir.

Oluyo' ve kahroluyorum :( Yeni insanlarla tanışmaya bak.

bahsettiğiniz insanlar ne yapıda olursa olsun, ortak bir nokta bulup eğlenmeye çalışmalısınız. kişisel ve iş hayatınızda, sık sık bulunmak istemediğiniz çevrelerde, bir araya gelmek istemediğiniz insanlarla beraber olacaksınız. "sıkıldım, gidiyorum" diyemeyeceğiniz ortamlara gireceksiniz.

genelde kabul edilmez bu ama, muhtemelen karşınızdaki insanları küçük dünyalı insanlar olarak görüyorsunuz. siz kendinizi geliştirdiniz ve geliştirmeye devam ediyorsunuz ama onlar bu süreç içerisinde yerlerinde saymışlar.

basit tabiriyle "esnaf", elastik tabiriyle "esnek" olmanız gerek. aksi taktirde siz zamanla yalnız ve mutsuz olursunuz, o insanlar küçük dünyalarında eğlenmeye devam ederler.

not: o süreçten geçen biri.

Bence bunun nedeni yabancılaşma diye düşünüyorum...

güzel bir noktaya parmak basmışsınız. daha önce üzerinde hiç düşünmemiştim ama tespit doğru sanırım. arada oluyor bana da.

ancak edit'iniz uymuyor bana. böyle düşünmediğim arkadaşlarım çok fazla.

ben onları garipsemiyorum veya kötü olduklarını düşünmüyorum da kendimi aralarında tuhaf hissediyorum, orada olmamalıymışım gibi. :) herkese dönem dönem oluyor herhalde bir dereceye kadar normal.
yalnız biraz düşününce fark ettim ki bu durum bende doğuştan beri var sanırım, o yüzden benim normalim de pek doğru olmayabilir.

çok normal.. ama çözümü de kolay..buluşmamak..yeni insanlar tanımak vs..

Var. Hürriyet, Milliyet gibi bi' sürü gazetedeki ilan sayfalarına bakın, her zaman olur. Ben okuduğum ilk İncil'i öyle temin etmiştim. Eve ücretsiz kargoyla gelmişti.

kiliseler haftanın bir günü veriyor incil ücretsiz. ben almıştım. en azından şişli'de var böyle.

arkadaşım bamtur'la gitti, gemiyle geziyorsan vize yok ama münferit gidersen vize var. şuraya da bakılabilir: gemiturları.com

5 ada + atina 500 euro civarı imiş ama o gemi bu sene iptalmiş, şirket batmış. gemiturlar'ına bir bakın çok arkadaşım gitti onların gemilerine.
not: çoğunda içecek dahi,l değil, içecek dahil tur bulmaya çalışın, çok para gidiyor suya vs..

Hocam grupfoni gibi bir sitede 2-3 gün evvel (Bamtur'un gezisiydi sanırım.) vizesiz Yunan adaları olayı, baya uygundu, bir araştırın.

Düzeltme: Buldum hangisi olduğunu, ama malesef ''Fırsat Tükendi''. Cruise Holidays'in turuymuş.

1- Adapazarı Ekspresi tarifesi ve ücretleri için;

www.tcdd.gov.tr

Grup almanıza gerek yok, gidiş dönüş alırsanız indirimli ücrete denk gelir fiyat.

1- Anahat trenlerinde grup indirimi yapabilirler diye biliyorum. Zaten Sakarya'ya trenle gidiş 9 TL civarı. Haydarpaşa'dan Adapazarı'na direkt olarak gitmez Anahat Trenleri(Başkent, Doğu Ekspresi vs.) Arifiye diye Sakarya'ya bağlı bir ilçede durup, Adapazarı'na uğramadan devam ederler. Ama Arifiye'den Adapazarı'na ulaşım çok kolaydır. Ya tren garında Adapazarı'na gidecek bölgesel treni beklersiniz (ki böyle yaparsanız, Anahat tren biletini gösterip ücretsiz gidebilirsiniz.) ya da Tren garının dibindeki dolmuş durağına gidersiniz, 1,5-2 Tl civarı ödeyerek kısa sürede Adapazarı'na varmış olursunuz.

Anahat Haydarpaşa'dan kalkış günleri ve saatleri : www.tcdd.gov.tr



2-İndikten sonra Karaman dolmuşlarının nereden kalktığını sorun. Karaman tarafına giden dolmuşlardan bazıları Kuzey Terminali'ne de gider. Karaman dolmuşlarına yürümeniz 5-10 dakika sürer. Dolmuşla, Kuzey Terminali'ne yarım saatten az bi' zamanda gitmiş olursunuz.

kısıtlamalar getirildi alışverişlere
www.orgtr.org

Her ürünü alamazsınız, mesela cep telefonu getirmek yasak. E-bay'in kullanıcısı çok daha fazla aklınıza gelen her şey alınıp satılır; amazon cd-kitap-kindle için tercih edilir daha çok.

globalbox.com -Kısıtlamalar ve kurallar da yer alıyor. Hem de ürünler Türkiye'ye nasıl getirilir sorusunun cevabı...

tarsusa gel. ya da yeme.

olmaz işler peşindesiniz arkadaşlar, oluru nedir bunun?

1- Humus'un en güzeli evde yenileni maalesef. Maalesef diyorum çünkü artık -özellikle büyük şehirlerde- mezeler kötü malzemelerle yapılıyor. Nevizade'de yediklerimizin yarısının içinde nohut bile yoktu:) İnternette milyon tane tarif var, en basit olanlarından birini seçin, deneyin.

2- youtube'den versek caiz midir? Buyrun; www.youtube.com .

1. müthiş bir gurme olmasam da Meziz marka humusların gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Paketten çıkardıktan sonra biraz sıvı yağ, maydanoz, kimyon (tercihen çam fıstığı) ile servis edin.

2. Belirttiğin standartlara pek uymuyor ama İstanbul'u en güzel anlatan video bence Anthony Bourdain'in İstanbul yemeklerini yediği bu video serisi:

www.youtube.com

le trio joubran, taksim trio, max richter ve "vivaldi/four seasons" .

edit: bi de secret garden ya unutmuşum da :)

143727 nolu duyuruda buna benzer bişi sorulmuştu.
(duyuru numarasına link veremedim, nasıldı yahu?))

erotic lounge albümü var ( 1-2-3-4-5-6-7-8-9) mp3.uzhgorod.name

paris lounge, candy lounge gibi albümlere bak. Tarz olarak lounge ın hepsi olur.

www.eksisozluk.com

klasik cevap: Yann Tiersen

alternatif cevap: Vivaldi

yann tiersen?

slow playlistime bakabilirsin
www.youtube.com

(bkz: detektivbyran)

steely dan'in 1977 tarihli aja albümü.
erik satie'nin Gnossiennes & Gymnopédies'lerinin Reinbert de Leeuw hali

yedi karanfil ehehheo

jazz seviyorsan melody gardot

Agnes Obel-riverside la başlayabilirsin, sonra devamı gelir zaten

carrefour

hangi carrefour'da var acaba borzoi ?

yok smirnoff north zandım,realde vardır belkim üstteki cevap hükümsüz.

Metro Gross Market, Antares'in karşısında.

real'de de yok :))) metro'da var mı haberim yok ama :D

teknoloji fakültesi diye bişey ilk defa duyuyorum. bilgisayar mühendisliği marmarada var ama dersler ingilizce. muhtemelen de istediğin dersler açılmamıştır bizde tek tük 1. ve 2. sınıf dersleri açılır marmarada. itü'de de fazla ders açılmadığını duymuştum yıldıza filan bakabilirsin.

Halledemezsin, çünkü Saü'de neredeyse bütün derslerin yaz okulu vardır. Yaz okulunda dersleri başka bi' üniversiteden alman için, o dersin senin üniversitende açılmaması ve ders içeriğinin hoca tarafından onaylanması gerekir.


@aspo, TEF işte, eski Teknik Eğitim Fakültesi.

yedikule'den kocamustafa paşa'ya gelmeden sahil bölgesindeki sokaklar.
yani yedikule-kocamustafa paşa arasında kalan havza..

özellikle tren yolunun sahil kısmında kalan tarafın istanbul olduğuna inanamayacaksınız.

Üsküdar güzeldir, arka sokakları, denizi gören yokuşları... Bunun dışında aklıma ilk Samatya geldi.


@hickork, oralara tek göndermeyin yazarı, tehlikeli bi' bölge.

Dizide geçmiş- www.u-subtitles.com

fizy'de baktım da, soundtrack pek yok gibi. Bi' de şunu buldum:

www.elviscostello.info bu sayfada ortalardan sonraki, ''Return to Table of Contents-Soundtracks'' başlığının altındakilere bir göz at.

"şu şirketi kullan" tavsiyesinden ziyade metro ve kayseri süha kullanma derim.

hangi firma olursa olsun zaten anadolu yakasında iki yerde indiriyorlar bu yüzden farketmez ama rahat sorunsuz derseniz, pamukkalenin pamukyol, kamil koçun rahat hat veya ulusoyu kullanın derim.

Evet. Metro'dan uzak dur. Kamil Koç iyidir mesela. Rahat Hat da şukela.

benim kadar ankara-istanbul arası giden yoktur ve metronun istanbul içi servisleri bütün firmalarınkinden daha iyi ve sistemlidir. metroyu hiç sevmem ama sırf bu yüzden bu firmayı kullanıyorum. ankara-istanbul yolculuklarımda da metro'da hiç bir sıkıntı da yaşamadım bugüne kadar. metroyla da gidebilirsin yani diğerlerinden daha kötü değil.

(bkz: anadolu ulaşım)
metro'ya binme, dolmuş gibi.

Ulusoy. Diğerlerine göre biraz daha pahalıdır ama iyidir.

ulusoy için bir istanbul-ankara macerası :
www.eksisozluk.com

Anadolu Turizm kesinlikle. Son aylardaki keşfim. Koltukları çok rahat, şu yeni teknolojik ekranlardan var koltukların arkasında, onlara usb belleği takıp kendi şarkılarınızı dinleyebilir, filmlerinizi izleyebilirsiniz. Yoksa da onların bir sürü farklı çeşitten şarkısı, filmi var. Ayrıca ikramları da daha sağlıklı. Kapalı ambalajda sandviç veriyorlar. Bir de geçen aylarda süper bi' indirim yaptılar. Biletinizi ne kadar erken alırsanız, o denli düşük ücret ödüyordunuz. Benim 20 TL'ye 2-3 tane Ankara-İstanbul biletim var:) Servisleri de, diğer firmalara göre daha düzenli çalışır. Kısacası, bir Anadolu Kart edinin, hep öyle gidip gelin.

varan da iyidir. önerilir

komik olan anlatış biçimi. mimikleri, sesi. insanların eğlenmesi neden bu kadar rahatsız etti ayrıca senin komik bulmadığın bir şeye gülen insanlara aptal yığını demek nedir?

kıskanma. adam bir anda böyle olmadı ki. kaç yıldır komikliğini oturttu sonuçta, öyle bir geçmişi var, artık suratına baksak gülüyoruz.
bak mesela biz little britain adlı diziye anırarak güldük. ama kime gösterdiysek bu ne diyip suratını ekşitti. bu adamlar ödüllü, çok ünlü komedyenler. yani yapıcak bişi yok, kimine komik, kimine değil.

Cem Yılmaz'ın hayranı değilim. Ama iyi tespitler yapıp bunları pazarlayabilme yeteneği de yok değil.

Düzeltmeyle karışık kaynak yapma: Bu arada kendimi tutamıyorum ve yazıyorum, evet. Sayın ''mori'' her duyuruda bu kadar olumsuz olmanın öğrenilmiş depresyon ile bir ilgisi var mı, hayata bakışın gerçekten hep böyle mi?

kimisi osuruğa güler, bazısı Woody Allen'a güler, ya da Cem yılmaz'a..
burada mühim olan gülmeleri... neye güldükleri değilki
gülmek gibisi var mı ya!

bir arkadaşının dünyadan haberi yok diye, algısı kapalı ama herkes güldüğü için gülüyor diye bütün cem yılmaz hayranlarını aşağılamak neyin nesi?

bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

kaldı ki daha iyisi gelene kadar en iyi cem yılmaz'dır. alternatifi yoktur. tektir.

"Espri anlayışı" diye bir şey var. Hatta ingilizce konuşan ecnebiler buna "humor" derler. İş burada bitiyor. Espri anlayışınız uyuşmuyorsa, değil Türkiye'ni,n; dünyanın taptığı komedyen dahi olsa hava-cıvadır sizin için. Öncelikle sizin güldüğünüz espri türü ne ise, o tarz espri yapan kişiler doğal olarak size daha komik gelecektir.

Cem Yılmaz'ın olayına gelince;
Sizin "öğrenilmiş çaresizlik" diye adlandırdığınız olgu, Cem Yılmaz'ın kendi rüşdünü ıspatlamış olmasından başka birşey değildir. Cem Yılmaz'ın yorumlarında ne kadar ciddiyet olursa olsun, insanlar gülmeye devam edecektir. Çünkü adam bugüne kadar yaptıklarıyla çıtasını belli bir seviyeye çekmeyi başarmıştır. Onu sevip sevmemek, sizin hoşunuza gidecek komiklikleri yapıp yapmamasından değil, tamamen 'Cem Yılmaz' kişiliğinin sizin değer yargılarınız karşısındaki seviyesiyle doğru orantılıdır. Farz-ı misal, ben çok sevmeme ve takip etmeme rağmen annem ısrarla nefret eder Cem Yılmaz'dan. Ancak bazı esprilerini beğendiğini hatta güldüğünü de gizlemez. Ne zaman biri bir hastalıktan bahsetse "amaan, benim kaynımda da var ayyynı!" demeyi ihmal etmez.

Sözün özü; çoğunluğun güldüğünü sizin komik bulmamanız kadar doğal bir şey olamaz. Bu durumda sorunu çoğunlukta ya da kendinizde aramanız ise yersizdir, vakit kaybıdır. O yüzden bu konuya çok fazla takılmayınız bence...

Kesinlikle espri anlayışı diye bir şey var. Çocukluğumdan beri Hıbır-HBR, Gırgır, Limon-Leman sonraları Lombak, Uykusuz vb. okuyan ve bu espri anlayışı ile yetişmiş biri olarak Cem Yılmaz'ın tespitli esprileri bana feci komik geliyor. Bakın, Cem Yılmaz fazla taklit yapmaz, tespitleri vardır. Umut Sarıkaya gibi. Benim kuzenim ise tam tersi doğal gelişen şeylere, kamera şakalarına, anlık mimiklere daha çok güler. Şu aralar beni dumurlara uğratan program olan Şanslı Masa ile kopuyor ama Cem Yılmaz da ise sıkılıyor. Kimisine de Ata Demirer'in Bülent Ersoy, Faatih Terim şu bu taklidi komik geliyor. Yani, medyada en çok görünen, en çok üreten Cem Yılmaz olduğu için bu kadar öne çıkıyor ve sevenleri takip ediyor. Çaresizlikle, öğrenmeyle, öğrenmemeyke ilgisi yok :D

komunizm ve sosyalizm ayırt edilmesi çok zor şeyler diil
sosyalizm bir ülke sistemidir komunizm ise bir dünya sistemidir. bütün ülkeler sosyalist olduktan sonra bir dünya sistemi olan komünizm gelecektir denir. bu anlamda komunizm ütopiktir ama sosyalizm değildir. şu an sosyalist olan ülkeler mevcuttur. komunizmde sınır yoktur vs..

En kısa açıklaması: biraz daha esneği Sosyalizm işte. Ayağınız alışsın görürsünüz siz sonrasını diyeni... Her Komünist Sosyalist midir sorusu ise çok tartışılır. Komünist'in bakış açısı da genellikle Sosyalizm'i yetersiz bulur, ama önüne gelse yemem demez.

sosyalizm bir rejimdir ve herşey kamu adına devletin kontrolündedir. komünizm ise bir ütopyadır ve artık bütün düzen sağlandığında devlet diye birşey kalmaz. herşey tıkırında gider, kamu kendi kendini çevirir.

Sosyalizm, -teorik olarak- komünizm'e geçiş aşamasındaki halk diktatöryası "sistem"idir. yani bir devlet sistemidir. Komünizm ise, sosyalist aşamada devletleştirilmiş tüm üretim aygıtlarının halk tarafından ortak bir şekilde kullanıldığı, eşit dağıtıldığı ve devlet yapısının da kendisini lağvettiği bir "düzen"dir.

Kapitalist devlet yönetiminden komünizme geçiş, sosyalist devlet düzeni ile olacağından dolayı, bugün komünizmi savunan hemen herkese sosyalist denir. Çünkü idealleri komünizm olsa da, sosyalist sisteme geçişi hedeflerler.

Lafı dolandırmadan söylüyorum. Hiç o kadar para bayılmanıza gerek yok. Türkiye'de çok çok daha güzel yerler var. Kıbrıs'ta üçüncü günden sonra sıkılırsınız. Yeşili olan sessiz sakin yerleri tercih edin.

doğrudur güzellikte memleketemizde diyecek bişey yok
ayvalık da alternatiflerim arasındda.

net söylüyorum kafa dinlemek, internet telefondan uzak sessiz, başbaşa bir balayı düşünürseniz-> Trabzon -uzungöl-bungalow evler

normalde kalabiliyorsa beraberde kalabilirsiniz heralde.en kötü kız arkadaşın olduğunu söylemessin. bide bildiğim devlet kurumları çok sıkıntı çıkarmıyor. öğretmen evi,bayındırlık misafirhanesinde falan kalmıştım.

Telefonla arayıp sorun. Bazı misafirhaneler sorun çıkartıyor.

kalınamıyor diye biliyorum

öğretmen evinde kız arkadaşımla kalamamıştım!

erken uyanmak zorunda kalmamak güzel mesela, günün en güzel saatleri benim için 4'ten sonrasıdır, o saatte okula gitmek zorunda olmak. okul dışındaki çevrenden herkes okuldayken senin okulda olamayacak olman da kötüdür mesela. bide okuldan çıktığında hava kararmış oluyor o da kötü, insan üzülüyor.

bu arada ikinci öğretimler normal öğretimlerin derslerine de girebiliyor çoğu zaman. özellikle de devamsızlık olayı yoksa. ben bütün bi yıl normal öğretim dersine girsem kimse çakmazdı yani.

uyku dışında bi avantajı yok kanımca. gerçi uyku da herşeye bedel ama olsun.

kivanc1'in dedigi gibi günün zevkinin en çok çıktığı saatlerde okulda olman gerekebilir. gerçi bu bölümden bölüme değişiyor. devam zorunluluğu yoksa senden rahatı olmaz. sınav zamanlarında gidersin okula, senden önce sınava girmiş olan birinci öğretimlerden soruları öğrenirsin. ya aynısı yada benzeri çıkar zaten.

böyle böyle en son ne zaman okula gittim onu hatırlamıyorum.

erken kalkmıyosun derslerin 5 gibi başladığı için uyku problemin olmuyor. sınav dönemlerinde çoğunlukla 1. öğretimler 2. öğretimden önce sınav oldukları için soru alma şansın oluyor. bizde çok işe yarardı. bunlar avantaj olarak sayılabilir.
dezavantaj olarak, maddi açıdan harcı 1.öğretimden çok daha fazla o yüzden verdiğin paraya acırsın. okulda şenlikler başlar senin devam zorunluluğun olur tüm 1. öğretimler oraya giderken sen derse gidersin. yani akşam hayatını çalıyor senden biraz. ama daha rahat bence ben sadece maddi konudan şikayetçiydim diğer açılardan halledilebiliyor.

Avantajları dezavantajlarından fazla. Harç parasının normale göre 5-6 katı olması rahatsız etmiyorsa çok mantıklı.

İki sene ikinci öğretimdim. Güzeldir ikinci öğretim, Eskişehir'de ise daha da güzel olabilir. Örgünlerin iki katı para ödemen dışında bir eksisi yok bence.

sadece uyku değildir avantajı. gunduzleri part-time işlerde çalışılabilir, yabancı dil kurslarına gidilebilir.. bu iki saydığım şeyi yapmış biri olarak mezun olduğumda hem iş deneyimim vardı hem yabancı dilim daha iyileşmişti.. kötü yanı harçlar ama en azından bu şekilde gunduzun 4 katı olan harcımı kendim öderdim...

votka ve sevdiğin bir meyvesuyu + çerezler.

Şarap ve meyve tabağı. Hafif olur, güzel olur.

tek misin?

edit: okuyunca teksen ben de geleyim gibi oldu. hani bazı içkiler grupla birlikte daha bi datlı daha bi ballı oluyo ya ondan şeyettim.

@kirk karaktere sigmayacak adam

her zamanki gibi.

hafız deseydin iki üç kişi dışarda toplanıp içerdik. ortam olurdu iyi olurdu güzel olurdu...

Zevkler ve renkler tartışılmaz lakin Avon'un Christian Lacroix NOIR'i fiyat performans açısından tatminkar.

Rochas'ı herkes beğenir.

Emporıo armanı-he

Biraz siradan ama bence cok iyi.

diesel fuel for life çok seksi

not: dişiyim.

davidoff-echo

rochas aldim ben de ancak cok pisman oldum. cok "generic" koku. sokaktaki 3 kisiden birinde kokuyor bu aralar. bunun yaninda kullandigim ve onerdigim digerleri:(öneri sirasina gore)
burberry london
CK Crave
burberry touch
issey miyake
JP Gaultier
CK Be
CK one

axe dark temptation'ın parfümü var, ucuz yollu olmasına rağmen, gerek sevgili olsun gerek arkadaşlar/kuzenler olsun bayanlardan olumlu tepkiler almaktayım.

chanel bleu

hugo boss-boss
herrera-212
chanel-bleu
armani-gio

jil sander - pure

Eve gitme. Kütüphane kapanana kadar orada kal, ya da arkadaşlarınla bir yerlere git. Kafein, alkol gibi uyarıcıları almadan bu işi düzene sokman lazım, çok kasma.

kesinlikle eve gitme. o saatlerde eğlenebileceğin bi'şeyler yap. 2 gün yeterli olur, düzene girer o.

spor yap

Bence ortalamanın üstü bi' dijitalde şu özellikler bulunmalı. Her sene makine alacak değilsiniz ya? www.samsung.com

Kusur demek olmaz da eksikler var diyelim :) Özellikle ISO düşük. Bence biraz daha para verilip, daha kaliteli bi makine daha güvenilir bir siteden alınabilir - www.hepsiburada.com

güzel makina tam günlük çekim için. dert etme al :)

sırf yemeksepeti değil o firmaların eve servisi de yok bildiğim kadarıyla.

özsüt var pampa, amma reklam oldu ha:D

Mochalı kahve nası oluyor? Zaten mocha çeşit değil mi? Kremalı kahve falan mı demek istediniz acaba...

eve servis yapan kahveciyi sen aç, köşeyi dön?

@ buf-e kür

mocha sosunu kastetmiştim. Espresso + mocha sosu, ama senin dediğin gibi has bir ürün.

www.starbucks.com.tr

erkek yerine bay denilmediği için. "evet erkekler böyle böyle yapıyor, bayanlarsa şöyle şöyle" gibi kullanımlar var. sanki kadın demek ayıpmış da bayan denilince onu kibarlaştırıyormuş gibi davranıyor çoğu insan.

baağyan muhabetinden herhalde. ben saçma buluyorum. bağyanım

bir de kendisine bayan diyen kadınlar var ki düşman başına :)

bişeye takayım da, itirazım olsun da çok akıllı görüneyim demek için.

türkiye sakatlar derneği varken, sakat değil özürlü diyeceksiniz deniyordu.
özürlüler vakfı var, bu sefer de engelli diyeceksiniz çıktı.
görme engelliler vakfı var mesela, bi kısım insan şimdi engelli değil kısıtlı diyeceksiniz diyor.

politically correctliğin dibine vurmaca.

kadın dediğinde kükreyen bayanlar var, bayan dediğinde ben kimi baymışım diyen kadınlar. ha bi de ben kızım diyenler var, ona hiç girmiyorum.

hızımı alamadım devam ediyorum editi; ve hatta sen bana bunu dedin, hayır o yanlış bu doğru vs gibi tartışmaları çıkaranlar da bu kelimeyi ve tartışmasını kullanarak vicdan mastürbatörlüğü yapmaktalar. nasıl ki yürüyüşe katılmayıp, eylem yapmayıp, sözlükte yazarak devrim yapanlar, sansüre karşı olanlar, hayvan haklarına sahip çıkanlar ve nükleer santrallere karşı çıkanlar varsa; bu tartışmayı yapanlar da oturdukları yerden " feminist " oluyor, kadın haklarına ve kadına sahip çıkmış oluyor.

bazen öyle ortamlar oluyor ki hanımefendi kelimesi soğuk kalıyor. ben orada seslenirken;

"kadın" mı dicem. "bayan" derim abi..

@elalemin derdi, mesele hitap ederkenki kullanım değil. kadın denilmesi gereken yerde bayan denilmesi. erkek sözcüğünü rahatça kullandığımız yerde kadın da diyebilmek. yoksa hitap ederken kimseye "hey, erkek!" veya "adam!" diye de seslenilmiyor. ama "erkekler bunu böyle yapar" denilen yerde "bayanlar da şöyle yapar" diyorsan sorun vardır.

(bkz: bayan değil kadın/@boshi)

Kadının cinsel kimliğini göz ardı etmek adına bayan dendiği gerekçesiyle. Ben dişi bir insan olarak pek katılmıyorum. Zira eğer bu kadın/erkek kelimeleri cinsel kimliği vurgulayıcı olarak kullanılıyorsa ben resmi ortamlarda kadın diye anılmak istemiyorum. Niye? Çünkü insan ve bireyim, cinsel kimliğimden ziyade insan/birey kimliğimle ve profesyonel kimliğimle anılmak isterim. O yüzden bu argümandan da hiç hazzetmiyorum açıkçası.

Ayrıca da cinsiyeti erkek olan ve sevgilim olmayan bi insana da erkek/kadın karşılaştırmalı konseptinde bakmam yani. O benim için "X bey"dir veya sadece "X"tir duruma göre. "Bay"dır yani. Niye? Çünkü daha kibar.

Nası bu duruma geldi anlamadım da "bayan" kelimesi benim bildiğim normalde saygıdan kullanılır. Aynı "bay" kelimesi gibi. Bana "bayan" diyen kimsenin de kötü niyeti yoktu. Şovenist falan değilim belirteyim. Şu halde bile bu takıntıyı buluttan nem kapmak gibi görmekteyim.

duyuruda belirli aralıklarla sorulan bir soru bu.aramaya inanarak bolca gereksiz tartışmaya ulaşabilirsiniz.

repins'e katılıyorum.
ayrıca "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.bunu bilir bunu söylerim arkadaş.

edit:

buf-e kür ;

dişi

sf. 1. anat. Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey). 2. Erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş (hayvan veya bitki): Dişi kedi. 3. a. Kadın. 4. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden girintili olan: Dişi klişe. Dişi kalıp. 5. Yumuşak, kolay işlenen (maden). 6. mec. Verimli, doğurgan. 7. mec. Şuh, işveli, çekici.

erkek, -ği

a. 1. İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı. 2. biy. Sperma oluşturan organizma. 3. Yetişkin adam, bay, er kişi, kadın karşıtı: �Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar.� -O. C. Kaygılı. 4. Koca: Kadın erkeğini uğurladı. 5. sf. mec. Sözüne güvenilir, mert. 6. sf. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı. 7. sf. Sert, kolay bükülmez: Erkek demir, erkek bakır.

------------------

dişilik, -ği

a. 1. Dişi cinsten olma durumu: �Ne istediğini bilen iradeli bir kişiliği ve dişiliği vardı.� -H. Taner. 2. Cinselliğin özelliklerini ön plana çıkarma ve bundan yararlanma durumu. 3. mec. Kadına özgü olma durumu.

erlik, -ği

a. 1. Erkeklik, yiğitlik. 2. ask. Er olma durumu.


gördüğün üzere dişiliğe karşı erlik(erkeklik) kullanılır ama dişi kelimesinin karşıtı erkektir.dişilik ve dişi sözcükleri farklı anlamlara sahip olduğundan dolayı,erkek kelimesinin karşıtı dişiliktir diyemeyiz.erlik kelimesinin karşıt anlamlısı dişilik olur,doğrudur.
ben dedim ki; "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.burada mutabıkız sanırım...

*kaynak: TDK

TDK kaynaklı:
''bayan'': 1.Hanım yerine kullanılan bir unvan.
2.Kadın özel adları yerine kullanılır. (Bunu da Türkler için kullananı daha pek görmedim, ''Miss Smith'' tarzı bir kullanım bizde yoktur. Nurullah Ataç'ı okurken rastlamıştım sadece.)

Kısacası gereksiz bir kullanım. Kadın veya hanımefendi tercih edilmeli. Rahatsız olunacak kadar da seksist bir yaklaşımı var.

Düzeltme: @patriot dişiliğe karşı erlik kullanır.

@aileena siz hiç "bıyık bırakmak bayların çoğuna yakışmıyor" veya " meclisteki bay nüfusu çok fazla" gibi bir kullanım gördünüz mü? ayrıca konunun karşındaki kişiyi cinsiyetiyle görmekle ilgisi yok. kadın veya erkek demek zorunda kaldığınız yerde birey mi diyorsunuz? konuyu karıştırıp bambaşka bir yere götürmüşsünüz. bununla ilgisi yok.

kadın kullanılması gereken yerde (yani hitapta falan değil) bayan sözcüğünün kullanımı aslında bilinçaltını yüzeye çıkarır. erkek sözcüğünü gönül rahatlığıyla kullandığınız bağlamda kadın diyemiyorsanız bu saygı aslında kadın sözcüğünü kaba bir kullanım olarak gören mide bulandırıcı bir "kibarlık"tır.
sağlaması da çok basit. bayan kullandığınız cümlelerde bayanı bay ile değiştirin, bakalım oluyor mu?

kadın demenin ayıp olarak algılanmasının sebebi kız-kadın ayrımındandır ki bu yüzden bekarete kadar uzanır konu. bayan demek bu ikilemden kurtarıyor insanları, bu yüzden de kadınlardan tepki görüyor.

duyduğum en saçma tartışma ve inatlaşma.

çok basit. kadın kelimesi "seks yapmış kız" anlamına geliyor. kız-kadın ayrımı mevcut. bu cinsiyetçi bi bakış açısıdır. kadın kelimesine olumsuz bi anlam yüklenmiş durumda. kibarlık adı altında da dilde seksizm normalleştiriliyor. türkiye'de zaten kadınlara yönelik bu aşağılayıcı tavırlar hep kibarlığın arkasına saklanılarak yapılıyor. mesela dolmuşa kadın biniyor, hemen erkek kalkıp yer veriyor. bunun arkasındaki düşünce ne? "ben erkeğim, kadınlar ayakta duramaz ben durabilirim". o sırada erkek kişi bunu düşünmüyor ama o hareketin ardındaki mantık bu. kibarlıkla, nezaketle ne ilgisi var ki yoksa. böyle işte.

@microfiction Ben öyle kullanıyorum gerçi de genelde kullanılmadığı doğru. Kadın/kız/bayan tartışmasını hala anlamsız bulmamı engellemiyor bu. Yani her dilde var bu en nihayetinde. En basitinden "miss/madam/mam" gibi mesela. Fransızlarda da var(matmazel, madam). Avrupa'nın ahlaksızlığını almışız gibi bir durum da olmadığına göre ortada, bana cidden saçma geliyor. Kız/kadın muhabbeti daha ziyade yaşla ilgili gibi bi de. İngilizce'deki "girl/woman" muhabbeti gibi. Biz de elbette kız gelimesi bekaret işareti ama sonuçta bu kelimenin üstündeki etiket "Bayan değil kadın diyin"le geçecek bir şey değil. Kadın kelimesi için de aynı şey geçerli. Toplumsal bilinç oluştukça değişir bu tip şeyler. Bence bu tartışma da gerilim yarattığı için çok da faydalı değil. Yani sonuçta bi dünya insan var hala "bayan" kelimesini kullanan ama bunu kız/kadın cinsellik içerdiği için değil de karşısındaki insanla arasındaki mesafeden dolayı yapan. Ben bay kelimesinin kullanılmamasını da hoş bulmuyorum mesela. Yani diyeceğim o ki "bayan" kelimesinin kullanımı değil de "bay" kelimesinin kullanılmaması benim için rahatsız edici. Kediden bahsetmiyoruz sonuçta.

Tabii ki kız/kadın ayrımı bir toplumun cinselliğe bakış açısında bir etken ama bu kelimeler çok uzun yıllardır kullanılıyor ve artık cinsellikten ziyade yaşı ifade eder duruma gelmiş.

Beni dediğim gibi bayan kelimesinin kullanımı değil bay kelimesinin eksikliği rahatsız ediyor. Sebebi de tamamen kişisel. Bay deyince gözümün önüne son derece centilmen ve sofistike bir insan gelirken erkek kelimesi kediden bahseder gibi bi tuhaf. Yani şöyle bir durum var erkek kelimesinin karşılığı kadın değil de dişi benim gözümde. O yüzden kadın/kız/bayanlar için farklı kullanımların olması benim için sorun değil. Erkekler için de olsa güzel olur bence. Kişisel görüş tabii. Sorun tamamen benim bakış açımda da olabilir ama -belki de ben çok şanslı bi insan olduğumdan- hiç kadın demek ayıp olduğu için bayan diyen insan görmedim. Görmediğim için belki bana tuhaf gelmiyor. Görsem rahatsız eder tahminen ama görmediğim için insanların bahsedilen sebepten bayan dediğine inanasım gelmiyor.

bay kelimesinden türetilmiş olması bile yeter.

kadınlar erkeklerin yan ürünü değildir, bu yüzden kadına hitap ederken erkek unvanının yan ürünü olan bir unvanla hitap edilmesi kadına saygısızlıktır.

@aileena miss/madam/mam kullanımı bambaşka bir şey. bunlar zaten bayan karşılığı. ama gavuristanda kimse bunları kadın sözcüğü yerine kullanmıyor. madamlar geliyor, missler gidiyor demiyor. kadınlar geliyor vb. diyor. aynı biçimde mistırlar şöyle etti falan da denilmiyor. miss/mister vb. bunlar hitap biçimleri ve kişinin adıyla birlikte kullanılıyor. bayanın kadın sözcüğü yerine kullanımasıyla ilgisiz yani. yoksa kimsenin bayan brown, bay carver veya ayşe hanım, hüsamettin bey vb. şeklindeki bir kullanımla derdi yok.

Ben de bayan kelimesinden fazla hoşlanmam. Saygılı bir kelimeymiş gibi görünüyor ama nedense bana bu şekilde hitap edildiğinde bir dışlanma, küçümsenme hissediyorum. "Abla" deseler bu kadar alınmam doğrusu.

Ancak bir de şu var. Bu aralar bir grup da işi iyice abartttı, hiç bir şekilde "bayan" kelimesinin kullanılmasını istemiyor. Ben buna da karşıyım. Bazen bir ortamda "şuradaki adamlar" "şuradaki erkekler" diyemiyoruz,özellikle duyabileceklerse "şuradaki beyler" dememiz icap ediyor. Bu tür durumlarda "hanım" veya "bayan" kullanılabilir bence.

Erkek kelimesinin dildeki karşılığı dişi, bu kelimenin yalnızca hayvanlar için kullanılıyor gibi algılanmasının nedeni de dişilerin gereksiz hassasiyetidir. Kadın kelimesi İngilizce'deki "woman" kelimesine karşılık gelmektedir ki bunun erkekteki dengi "adam"dır. Cinsiyet sorulan formlarda vs. erkek kelimesinin karşıtı olarak dişi sözcüğü kullanılmalıdır.

repins +1

O kadar çok insan sahte rapor alıyor ki, üniversiteler de böyle çözümler bulmak zorunda kalıyor. Raporunuz kurula girer, uygun görülmezse onaylanmaz. Sağlık ocakları, özel hastaneler ve klinikler gibi yerlerin raporlarını kabul etmeme hakları var. Hatta Hacettepe'nin kendi hastanesi olduğu için sadece kendi hastanemizin raporunu kabul ediyoruz bile diyebilirler.

Diğer hastaneler ''hastane'' değil mi yani? Benim hasta olarak istediğim yerde tedavi olma hakkım var. Kaldı ki bir sene boyunca eğitimime devam edememiş ve Başkent Üniversitesi Hastanesi'nden aldığım tüm raporları başka bir devlet üniversitesinde saydırmıştım.

Diğer hastaneler elbette ki hastane, ama ülkemizde her isteyene veya eşine dostuna rapor veren doktorlar oldukça, kurumlar da raporların kötüye kullanımını engellemek için önlem almak zorundalar. Sen istediğin yerde tedavi ol yine, ama gerçekten hastaysan, gel raporunu istediğimiz yerden al diyorlar kısacası, hastalığın sahte değilse rapor alırken sıkıntı olmayacak nasılsa. Ama güzelce konuşup gerçekten hasta olduğuna inandırırsan, kurul raporunu onaylayabilir.

Bakın bu sizin okulun yönetmeliğinin ilgili maddesi:

Madde 35 - Öğrencinin mazeretli sayılmasına, haklı ve geçerli nedenlerin varlığı halinde, ilgili yönetim kurulunca karar verilir. Mazeretin kabulü için haklı ve geçerli nedenlerin, kanıtlayıcı belgelerle beraber, mazeretin sona ermesinden itibaren bir hafta içinde ilgili dekanlığa veya yüksekokul müdürlüğüne bildirilmesi gerekir. Zamanında yapılmayan başvurular kabul edilmez.


Öğrencinin sağlık raporu ile mazeretli sayılabilmesi için hastalığının Hacettepe Üniversitesi Hastanelerinden, bunun mümkün olmadığı zorunlu hallerde herhangi bir resmi tedavi kurumundan alınacak sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi gereklidir. Ancak, uzun süreli tedaviyi gerektiren ruhsal ve bedensel hastalıklarda alınan sağlık raporunun süresi öğrencinin azami öğrenim süresi içinde dört yarıyılı aşamaz. Öğrencilerin raporlu oldukları süre içinde girdikleri sınavlarda aldıkları notlar geçersiz sayılır. Tek bir sınav gününü kapsayan sağlık raporları kabul edilmez.

insanlar genelde özel bir polikliniğe gidip 5 dakikada rapor alıyor ve okula getiriyor, okul da kendi çapında buna çözüm bulmuş işte..
ama sonuçta sizin raporunuz da üniversite hastanesinden alınmış bir rapor, kabul etmeyeceklerini sanmıyorum.

bide danışmanınla da bir goruş istersen anlatırsın detaylı olarak arkanda durur belki